KADININ KORUNMASI MI ESNEK İSTİHDAM MI?
02 Mart 2015 21:52:46
Ankara'nın Nabzı
KADININ KORUNMASI MI ESNEK İSTİHDAM MI?
AKP, gider ayak yasamayı hızlandırdı. Kendi meşrebine uygun düzenlemeleri peşpeşe yağdırıyor: "İç güvenlik" paketi, "kişisel verilerin korunması" paketi derken şimdi de "Ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması" paketi... Muhtemelen yakında kıdem tazminatında bir geriye gidiş düzenlemesi de peydahlanacaktır. Bir yandan totaliter bir rejimin bütün hukuki altyapısı hazırlanıyor, diğer yandan da sermayeye yeni dikensiz gül bahçeleri oluşturuluyor.
Son kanun tasarısının görünür gerekçeleri
arasında, doğurganlığı ve genç nüfus artışını destekleyecek yeni politikalar
oluşturmak, çalışan kadınların daha fazla çocuk sahibi olmalarını teşvik etmek
ve kadın istihdamını artırmak var. Bu doğrultuda, kadın çalışanlara her doğumda
çocuk başına bir kerelik maddi destek yapılması ve çocuğun ilk öğretime
başlamasına kadar sürebilecek bir yarım zamanlı çalışma biçiminin kadınlara
sunulması var. Yarım-zamanlı çalışma biçiminin yaratacağı istihdam kayıplarının
telafisi gerekçesiyle de özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma
yetkisi veriliyor!
Bir
kere maddi teşviklerle nüfus artışının desteklenmesi ham hayaldir. Nüfus
dinamiklerini belirleyen kırsal göç/kentleşme, eğitim, çalışma koşulları ve
yaşam tarzları değişimidir.
Kaldı
ki Tasarı, sözde aileyi/kadını koruyacak ama bekâr çalışan kadını ve kayıtdışı çalışan kadını
görmezden geliyor. Keza, kayıtiçi çalışan anneler açısından da sözde pozitif
ayırımcılık yaparken, kadın istihdamını caydırıcı etkilerin öne çıkabileceğini
dikkate almıyor (veya sanki gizlice arzuluyor).
Tasarının ILO'nun 183 sayılı
"Anneliğin Korunması Sözleşmesi" imzalanmadan getirilmesi de,
iktidarın samimiyetinin sorgulanmasını ve gerçek amacın başka yerde aranmasını
zorluyor.
Asıl
Hedef: Esnek Çalışma ve Geçiçi İş İlişkisi
Aslında Tasarının asıl gerekçesine Genel Gerekçe'de geçerken
değiniliyor: "Onuncu Kalkınma Planının birçok bölümünde ise kısmî
çalışmayı da kapsayan esnek çalışmaya atıfta bulunulmakta olup; esnek çalışma
biçimlerinin yaygınlaştırılması, kamu personel sisteminde uygun iş ve
kuruluşlardan başlanarak esnek çalışma modelinin geliştirileceği hedefine de
yer verilmektedir". Geçerken değiniliyor ama Tasarıdaki en kapsamlı
düzenlemeler de bu alana ayrılıyor!
Bunun
tercümesi, 2009'da püskürtülen "kiralık veya ödünç işçilik"
ilişkisinin tekrar iş hukukuna sokulmak
istenmesidir. Bilindiği
gibi, AKP Hükümetinin 26 Haziran 2009'da istihdam koşullarını esnekleştirmek
gerekçesiyle getirdiği bu yöndeki düzenleme, yoğun tepkiler üzerine, Cumhurbaşkanı
Gül'ün "işçilerin emeğinin istismarı, insan onuruna yakışmayan durumların
doğması gibi kanunun amaçlamadığı olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına
yol açılabilecektir'' gerekçeleriyle 9 Temmuz'da geri gönderilmişti. İktidar
şimdi "kadınlara/annelere yeni haklar veriliyor" bahanesinin arkasına
sığınarak bunu tekrar getiriyor.
Türkiye gibi "kayıt dışı istihdamın" çok yaygın
olduğu, şimdilerde Suriyeli işçilerin katılımıyla daha da kabardığı bir
"mutlak esneklik" coğrafyasında, hâlâ yarım zamanlı çalışma, kısmî
süreli çalışma, geçici iş ilişkisi gibi esnek istihdam biçimlerini
yaygınlaştırmayı modern zamanlara uyum sağlamak olarak pazarlamanın
samimiyetsizliği açıktır.
Tasarıyla,
doğum/analık dışında
askerlik ve mevsimlik tarım işleri de geçici iş ilişkisi kapsamına alınmıştır.
Ancak bunun, esnek çalışmada hiç bir sınırlama istemeyen sermaye çevrelerini
tatmin etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla doğum/analık bahanesiyle aralanan
'geçici iş ilişkisi' kapısının daha sonra ardına kadar açılması zorlanacaktır.
Tasarıdaki
'kısmî süreli çalışma talebi geçerli fesih nedeni sayılamaz' hükmüne rağmen,
bunun, kamu işyerleri dışında, koruyucu bir düzenleme olması kuşkuludur.
Nitekim, sermaye çevreleri bu düzenlemeyi kendilerine yapılan bir zorlama
olarak değerlendirmekte, bu kararın işverene ait olması gerektiğini, ayrıca 7
yıla varan bir kısmî çalışma hakkının aşırı olduğunu söylemektedirler. Bu
itirazlar görmezden gelinemez; çünkü düzenlemenin sahada uygulanabilirliği buna
bağlıdır.
Sonuçta, seçime dönük politik bir malzeme olarak
kullanılması yanında "doğum sonrası yarım çalışma ödeneği"nin yükünü
İşsizlik Sigortası Fonu'na yani aslında işçiler üzerine yıktığı için de eleştirilen
bu Tasarı, kadın ve annelik
hakları sömürüsü üzerinden "geçici iş ilişkisi" denilen modern
köleliği dayattığı için de kabul edilemez.